GündemManşet - YanPolitikaSon 24 Saat

Erdoğan, TRT’de gündeme dair açıklama yaptı

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT ortak canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtlıyor.

Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

“Maske-mesafe-hijyen bu üç başlık söz konusu. Bu üç başlıkta da sosyal mesafe ve maske önem arz ediyor. Sosyal mesafe gündemimizde yerini koruduğu zaman maskeden de kaçabilmek, kurtulmak mümkün olur.

“Bu da tabi 1,5 metre idi, buna dikkat edildiği zaman maskeden de kurtulmak mümkün. Bakanımız kısa bir süre sonra bununla ilgili açıklamayı yapacak.

“3 aşımı oldum ama bir de o 3 aşıdan sonra bir de antikor yükseldi mi yükselmedi mi bununla ilgili adımı da attım. Hamdolsun 2 bin 160’ı yakaladım.

Anayasa açıklaması

“Ben detaya girersem Cumhur İttifakı’ndaki ortağımıza yanlış yapmış olurum. Şu an anayasa çalışması yapan heyetimizle oturup değerlendirme yapacağız 128 madde üzerinde. Bu çalışmayı yaptıktan sonra çıkarılması gereken, ilave edilmesi gereken ne gibi maddeler vardır bunu bir konuşacağız. Tamam dediğimiz zaman ben Devlet Bey’e şahsım ve heyetim olarak takdim edeceğiz. Devlet Bey’in bana gönderdiği çalışmalarla da ayrıca meczedeceğiz. Bu çalışma Cumhur İttifakı’nın ortak bir çalışması olacak.

“Adeta anayasa bilim kurulu oluşturmanın gayreti içerisinde olduk. Bu konuyla ilgili olarak da en geniş anlamda bir uzlaşı sağlayalım ve bunun neticesinde meydana gelen hazırlığımızı kalkıp tarafa, yani Cumhur İttifakı’na ulaştıralım. Biz ne geniş anlamda uzlaşıyı sağlayamazsak Cumhur İttifakı olarak kendi hazırlıklarımızı milletimize ulaştırmakta zaafa düşeriz.

‘Millet İttifakının anayasa metninde millilik, yerlilik olmayacak’

“Millet İttifakı neyi neyle yapacak, kimi kimle bir araya getirecek, hazırlayacakları anayasa metni nasıl ortaya çıkacak bunlar düşündürücüdür. Bunların anayasa metninde millilik, yerlilik olmayacak. Çok açık net söylemem lazım, dağdaki PKK’lıyla mı milli bir anayasa mı yapacaksanız? Onların uzantılarıyla mı kalkıp bir anayasa metni hazırlayacaksınız? Bu milletin anayasası dediğiniz zaman bunun milli ve yerli bir boyutunun olması şart. Bunu da zaten çalışmalar esnasında çok açık net görmek mümkün olacak.

“Çözüm süreci çalışmalarını yaptığımız zaman bunların bazı uzantılarıyla bir arada olduk ve bunları gördük. Milletin derdiyle dertlenmek gibi bir adımları var ya da yok bunları gördük. Bunlardan farklı bir şey beklemek mümkün değil. Yapacakları çalışmadan rahatsız değiliz, varsın yapsınlar. Parlamenter demokrasi dendiği zaman, artık bizim için mazi oldu, bu millet için de mazi oldu. Hiçbir istikrarı olmayan, sürekli koalisyonlarla iç içe, bundan dolayı da sürekli zararda olan dönemleri yaşadık biz. Bunların neticesinde AK Parti’yi tek başına iktidara getiren milletimiz oldu. Şu anki sistem yoktu ama halkımız bizi önce yüzde 34 küsürle parlamentoya gönderdi ve biz tek başımıza iktidar olduk. Kim vardı karşımızda? Sadece Cumhuriyet Halk Partisi vardı. Parlamentoda birlikte bu çalışmayı yaparken bizler çok daha pozitif kararlar alabilirken, o dönemler içerisinde de bizler huzur içinde rahat bir şekilde süreci işlettik. Ondan sonraki seçime geldik, yine parlamenter demokrasiyle, ama bizim oy oranımız sürekli artıyordu. Şu andaki sistem yoktu, yine açık ara biz öndeydik. Şimdi ise olay çok daha farklı bir sürece gidiyor, dendi ki Türkiye çok partili sistemden huzur bulamıyor. Netice de alamıyor, bunları yaşadık mı yaşadık. Koalisyonlar dönemine dönmeyi milletimiz asla istemiyor, kurtulduk bundan diyor, tekrar bizim başımızı belaya sokmayın.

“Ülkemiz önce AK Parti’yle, ardından da Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte devlet idaresine istikrarı getirdi, uluslararası alanda hızlı ve etkin karar alma kabiliyetini kazanmış oldu. Yeni sistem sayesinde son asrın en büyük sağlık krizi olan salgında biz hızlı kararlar alabildik. İstanbul’daki Atatürk Havalimanı’nın içinde biz 1008 odalı bir hastaneyi kurduk ki, bu hastane ne demekti biliyor musunuz, uçak oraya inecek, 5 dakikada oradan hastaneye gelecek, ameliyathaneleriyle her şeyiyle mükemmel. Bir de Sancaktepe’de, dava önce havalimanı olan yere bir hastane yaptık ve bunlar 45 günde yapıldı. Bunların özelliği 45 günde olması. Benim milletim belki de bunları bilmiyor. Buraların bir özelliği de şu, tomografisinden tutun da MR’ına, en ileri teknolojiyle bunlar orada var. Avrupa yakasında Çam-Sakura. Bunu da Japonya Başbakanı’yla birlikte video konferansla açılış yaptık. Türkiye’nin en mükemmel hastanelerinden birisi. Birileri anlamıyor bunu, diyor ki bütçesi nereden?

“Amerika’da en büyük hastane Cleveland’dır. Bize yakışan nedir? Onu da geçmek. Biz onu da geçtik. Şimdi onlar buraların methini duyuyorlar, gelip gezdikten sonra ‘Biz geri kalmışız’ diyorlar.

“İlk adımı biz Yozgat’la atmıştık, ilk şehir hastanesini yapmıştık. O şekilde yayılmaya devam ettik. Şu anda da bu şehir hastanelerimizin yapımları hızlı bir şekilde devam ediyor. Çam-Sakura bunların içerisinde çok müstesna bir yere sahip.

“İstanbulumuzda bizim şimdi sadece bu saydıklarım değil, Çam-Sakura’nın karşısında bir de Anadolu yakasında da bir şehir hastanesi de orada yapıyoruz, başlayacağız yakında. Proje hazır. Rabbim tabii ki hastane kapısına falan düşürmesin ama eksikliğini de vermesin. En ideallerini, en güzellerini yapmamız lazım. Çok ciddi manada doktor açığımızı gidermemiz lazım. Evvelsi gün bir doktor kardeşimizi kendi hastası bıçaklayarak ağır yaraladı. Dün akşam kendisiyle telefonda görüştüm. 2 yılı kalmış uzman olmaya, böyle bir noktada ve tedavi ettiği hasta onu geliyor bıçaklıyor. Buna benzer birçok olaylarla karşı karşıyayız. Bu doktor açığımızı yoğun bir şekilde kapamanın gayreti içindeyiz. Tıp fakültelerimize büyük görev düşüyor. Bu açığı da kapayacağız.

“Bunlar diyorlar ya 128 milyar dolar nereye gitti. Merkez Bankası parasının nerye gittiği sorulur mu? Bunların hesabı kitabı yok, bunlar anlamaz bu işlerden. Ne hesaptan ne kitaptan anlarlar. Bu süreçte bir Van depremini, Bingöl depremini geçirdik değil mi? Hiç nereden bu harcamaları yaptınız diye soran oldu mu? Hiç soruyorlar mı ya? Maalesef sorma hakkını kendilerinde bulabiliyorlar ama bizim bütün, şunu unutmayın altyapısı olmayan bir ülkenin üst yapısı her zaman tehdit altındadır. Türkiye altyapısı çürük olan bir ülke konumunda. Altyapıya çok önem veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz ki özgüvenle hayatımızı sürdürebilelim.

“Normaldir, bizim sahada böyle bir tartışma, böyle bir adım yok. Cumhur İttifakı olarak partimizin içinde bu husustaki karar belli. MHP’de de Sayın Bahçeli kararlarını zaten başından itibaren açıkladı. Bu dayanışmamız bizim bu şekilde kararlı bir şekilde yürüyor. Burada böyle bir sıkıntı yok. Sıkıntı diğer tarafta, onlar da ne yaparlarsa yapsınlar, bizi çok fazla ilgilendirmiyor. Şimdi yeni anayasa diyoruz, bu yeni anayasayla ilgili ne gibi çalışmalar ortaya koyacağız. Bunu neticelendirip, aynı şekilde Sayın Bahçeli ve ekibine takdim edeceğiz. Sonra birlikte yapacağımız çalışmayla onu tüm ülkemizdeki diğer siyasi partiler ve STK’larla paylaşacağız. Diğer siyasi partiler kabul eder etmez ayrı mesele. Ondan sonra da milletimizle paylaşacağız, milletimizle paylaşmak suretiyle en ideale ulaşma gayreti içinde olacağız. Tecrübemiz var, yola devam edeceğiz.

“Türkiye Amerika ilişkileri niçin böyle bir gerilim safhasında, bunu tabii soracağız. Biz sizden önce yine Demokratlarla çalıştık ama böyle bir görünüm bizde olmadı. Biz Bush’la da çalıştık, Obama’yla da çalıştık, bunlar da Demokrattı, bunlarla böyle bir gerilimi ben yaşamadım. Ardından Cumhuriyetçi olarak Sayın Trump’la çalıştık, hiçbir gerilimi onunla da yaşamadık. Tam aksine telefon diplomasimizde çok huzurluyduk, rahattık, ne yaparız ne ederiz… Sayın Biden’la maalesef bu görüşme, buluşma trafiğimiz o kadar rahat olmadı. Şimdi Brüksel, NATO Zirvesi dendi, bir araya geleceğiz. Orada bunları konuşacağız. Bu gerilimin sebebi ne? Sözde Ermeni Soykırımı. Artık bıktık ya. Her 24 Nisan gelir, Amerika Ermenilerle ilgili ne diyecek… Bütün işin bitti de, Ermenilerin avukatlığına sen mi soyunuyorsun, bırakalım bu işi tarihçiler yapsın, hukukçular çalışsın. Bütün çalışmalardan sonra önümüze gelen tablo üzerinden üzerimize ne düşüyorsa biz onu yapalım. Ama şu anda ortada hiçbir şey söz konusu değilken kalkıyorsunuz bunu gündeme getiriyorsunuz. Yıllar geçti, Minsk üçlüsü olarak Amerika, Rusya, Fransa, biz Azerbaycan-Ermenistan sorununu çözemediler. En sonunda Azerbaycan kendi göbeğini kendisi kesti. Şimdi burada da kalkıp hiç mi hiç ilgisi, alakası olmayan bir Türkiye’yi sen kalkıp da böyle bir konunun içerisine nasıl atarsın? Eğer söyleyeceğin, yapmak istediğin bir şey varsa NATO müttefikin olarak gel bu işi çalışmaları yaptırtalım, ondan sonra konuşalım. Böyle bir şey yok, ben yaptım oldu. Senden önceki Amerika’yı yönetenler bu işi senin kadar bilmiyor muydu? Onların hiçbiri bu ifadeyi kullanmadı. Cumhuriyetçi de kullanmadı Demokrat da kullanmadı. Biz buna üzülüyoruz.

“Biz bir kasaba devleti değiliz, Türkiye Cumhuriyeti devletiyiz, bu şekilde bizi köşeye sıkıştıranlar önemli bir dostu kaybederler. Biz NATO’nun ilk 5 ülkesinden bir tanesi olacağız, Avrupa’da güçlü görünen devletlerin hiçbiri NATO’da göreve getirmeleri gereken görevleri yerine getirmiyor. Şunu bilmeleri gerekiyor, artık yeni bir Türkiye var. Bölgesinde inisiyatif alan, küresel meselelerde taraf olan, müttefikleriyle eşit ilişki talep eden bir Türkiye. Müttefiklerimiz de buna alışacaklar.

“Bu konuyla ilgili aslında yani 10’u aşkın, belki 20, Amerikalı yazar, düşünür, kesinlikle Amerikayı ve Amerikalıları eleştiriyorlar. Türkiye’nin haklılığını ortaya koyuyorlar. Ama maalesef Amerika kendilerin bu söylendiği halde bunları kesinlikle görmemezlikten geliyor. Defalarca kendilerine yazılarla bildirdiğimiz halde, kim nerede nasıl yazmış bütün bunlara rağmen, Amerika biz ne dediysek odur diyerek yoluna devam ediyor. Bizim şimdi Brüksel’de NATO Zirvesi’nce bu konuyu gündeme getirmek işlerine gelmeyebilir, gündeme getirseler dahi aynı şeyleri söyleriz. Bundan önceki konularda da kalktılar Amerika’da davet ettiler, misafir ettiler. Biz de kendilerin görsel olarak bunların hepsini anlattık. Görsel olarak anlattığımız halde FETÖ’yü, bunlar hala, yok öyle değil böyledir… İki konu var ki, sözde Ermeni Soykırımı’nın yanında bizim için çok önemli. Bir tanesi FETÖ ile mücadeledir, diğeri YPG ile mücadeledir. Amerika YPG’nin PKK ile ilişkisi yok diyor. Biz belgelerle önlerine koyduk, diyorlar ki ilişkisi yoktur. Bu bizim müttefiğimiz ise, bu müttefik bizim yanımızda mı yer alacak, teröristlerin yanında mı yer alacak? Sayın Trump ilk göreve geldiğinde binlerce TIR araç gereç mühimmat Kuzeydoğu Suriye’ye geldi, oradaki terör kamplarına yerleştirdiler, azaldıkça takviye ettiler. Kamışlı’nın dili olsa da konuşsa… Bütün o petrol kuyularının olduğu yerlerde teröristlere o kuyuları kullanma imkanını da verdiler. Sonra ne dediler, kaliteli petrol değil. Artık biz bunlara alıştık. Siz rafine edilmemiş petrolü de satmasını biliyorsunuz, onların da kendine göre müşterileri var. Biden döneminde de bu terör örgütüne destekler devam ediyor. Amerika’dan bir yayın grubu gelmişti, onlarla konuştuk, adamlar haklısınız diyorlar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir