GündemManşetPolitika

Davutoğlu: Soylu devlet teamüllerini altüst etti, Türkiye’de sistem çözülüyor

Ahmet Davutoğlu, Peker’in iddialarından sonra açığa çıkan tabloyu, Erdoğan sonrası için Yıldırım, Soylu ve Albayrak’ın giriştiği çirkin iktidar kavgası olarak açıkladı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, dün akşam Habertürk TV’de Teke Tek programında Fatih Altaylı’nın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Davutoğlu başbakanlık görevini yaptığı süreçte, Süleyman Soylu, Binali Yıldırım ve Berat Albayrak’ın kendisine komplo kurduğu iddiasını yineledi. Davutoğlu ayrıca Mustafa Şentop’un gelerek Soylu’nun AKP’de örgütlenip partiyi başka yçnlere kaydırdığını anlattığını dile getirdi.

Süleyman Soylu’nun kendisi hakkındaki açıklamalarına “İzlerken çok üzüldüm. Konunun bana nasıl geldiğini anlayamadım” diyen Davutoğlu, “Bir kere bu iddiaların hepsi yalan. Bir kere Süleyman Soylu’ya bir teşekkür borcum var. Bunu yıllardır anlatmaya çalışıyordum. Parti içinde darbe teşebbüsüyle kumpas kuran bir ekip vardı. Bunu anlatmaya çalışıyordum. Perde gerisini devlet adamı ahlakıyla anlatmakta zorluklar yaşarken Süleyman Soylu ortaya koydu. Madem ki Pandora’nın kutusunu açtılar. Binali Yıldırım, Süleyman Soylu, Berat Albayrak bu üç kişi. Bu üç kişinin hesapları farklıydı” ifadelerini kullandı.

‘Bana Süleyman Soylu hakkında rapor sunuluyordu’

Binali Yıldırım’ın “Başbakanlık benim hakkım” diye düşündüğünü belirten Davutoğlu, “Süleyman Soylu bir başka partiden geldi. Mustafa Şentop dahil birçok isim Süleyman Soylu hakkında bana rapor sunuyordu. Berat Albayrak partiyi mirası gibi görüyordu. Sayın Cumhurbaşkanı’nı tabiri caizse doldurdular. Sanki liderlik yarışı varmış gibi” dedi.

‘Ben bunlarla uğraşırken bu arkadaşlar bunlarla uğraştı’

“Sedat Peker’in videolarıyla ortaya çıkan tablo, bu üç kişinin iktidar için yürüttüğü çirkin ve kirli mücadele” olarak tanımlayan Davutoğlu, “Tayyip Erdoğan sonrası öne geçme mücadelesi. Ben Başbakan iken terörle mücadele, reformlarla uğraşıyordum. İki seçim, üç kongre yönettim. Ben bunlarla uğraşırken bu arkadaşlar bunlarla uğraştı” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’la ‘kukla başbakan’ gerginliği

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aralarında bir kez gerginlik oluştuğunu öne süren Davutoğlu, “Ben dedim ki, ‘Sayın Cumhurbaşkanım siz kukla başbakan istiyorsunuz. Gelin CHP, MHP, HDP’ye parlamenter sistem önerisiyle gidelim. Ben size Anayasa reformundan sonra genel başkanlığı tevdi edeyim, danışman olayım. Seçime gidelim. Ben hiçbir zaman siyasete hırsla girmedim ama iddialıyım, azimliyim. Yaptığım işi yarım yapmam. 2008’de sayın Erdoğan’a gidip ‘Sizi yalnız bırakmayacağım’ demiştim. Soylu ile Albayrak’ın omuz kavgasını hatırlarsanız. Çok utandım” diye konuştu.

‘Soylu size en ağır hakaretleri yaparken biz sizin yanınızdaydık’

Bu olayın ardından yetki kendisinde olsa iki bakanı da görevden alacağı düşüncesini dile getiren Davutoğlu, süreci “Devlet yönetirken ciddiyetimi, kararlılığımı herkes bilir. Yoksa bu kurtlar sofrasında ayakta duramazdım. Şu anda ayakta isem o kurtlar sofrasında yem olmadığım içindir. Kurtlar sofrasının kuralı düşeni yemektir. Ben düştüm ama yenilmeme izin vermedim. Sayın Cumhurbaşkanına da söyledim, ‘Eğer Soylu’yu haklı görüyorsanız, çıkın karşıma konuşun’. Soylu size en ağır hakaretleri yaparken biz sizin yanınızdaydık” sözleri ile anlattı.

‘Sistem çözülüyor’

Soylu’nun “Tartışmalar o kadar çok şiddetli oluyordu ki. Bir ara Sayın Davutoğlu’nun dengesi kayboldu, “Odalarınızda ne konuşuyorsunuz, dinletip biliyorum” demişti” iddiasına Davutoğlu şöyle cevap verdi: “Bir iddia ortaya attı, sonra soru gelince devam edemedi. Benim dönemimde hiç kimse dinletilmemiştir. Hele hele kendi genel merkezimde. Burada kim suçlanıyor? Soylu devlet teamüllerini altüst etti. Türkiye’de sistemik deprem yaşanıyor, sistem çözülüyor.”

‘Şentop bana gelerek, AK Parti içinde Süleyman Soylu örgütleniyor dedi’

“TBMM Başkanı şu anda, Mustafa Şentop, bana gelerek, ‘AK Parti içinde Süleyman Soylu örgütleniyor, AK Parti’yi başka yönlere kaydırıyor’ dedi” iddiasında bulunan Davutoğlu, “Daha sonraki dönemde kumpaslar çıktı. Kalsaydım hepsini alırdım. Ben sayın Cumhurbaşkanı’ndan devraldığım kadroya ‘onun izini siliyor’ diye bir şey yapmadım. Dağlıca’da askerlerimiz şehit oldu. Ben Yüksekova’ya gittim. Van’da şehitlerimizi uğurladım. Iğdır’a gittim. Toplamda 35 şehidi kendi ellerimle toprağa verirken bunlar Ankara’da kendi başbakanları aleyhinde imza topluyorlardı. 12 Eylül’de kongreye o acılarla geri döndüm” diye konuştu.

Soylu’nun Davutoğlu üzerinden gözdağı verdiği iddiası

Davutoğlu “Soylu, ‘Ben Davutoğlu’na nasıl ihaneti yaptıysam, nasıl dolap çevirdiysem size de yapabilirim’ mesajıydı sayın Erdoğan’a. Bana niye saldırıyor peki? Benden başlamasının sebebi hafıza tazeleyerek Cumhurbaşkanı’na ‘Davutoğlu’nun tasfiyesinde kritik bir rol oynadım’ demiş oldu. ‘Bugün bana sahip çıkmazsanız, bildiklerimi, geçmişi ortaya çıkaracak şekilde tavır aldığını’ gösterdi. Orada bir mesaj verdi, ‘Beni destekleyenler var’ dedi” ifadelerini kullandı.

‘Çözüm sürecinin liderliğini Erdoğan yaptı’

Çözüm sürecine ilişkin de açıklamalarda bulunan Davutoğlu, şunları kaydetti: “Sayın Erdoğan’ın liderliğini yaptığı süreçlerdi. Sayın Erdoğan’ın savunmaktan vazgeçtiği şeyler bakanlarımızın üzerine kalıyor. Açık söyleyeyim, Dışişleri Bakanı olarak çözüm sürecinin içeride yol açtığı aksaklıkları görme şansım yoktu. 2013-14 itibariyle söylüyorum. Özellikle Kobani olaylarıyla birlikte gördüm. Çözüm sürecinin kamu düzeninin aleyhine kullanıldığını bizzat müşahede ettim. Bütün bakanları, güvenlik birimlerini çağırdım. Sayın Cumhurbaşkanı iki şey bırakmıştı, FETÖ ile mücadele ve çözüm süreci. Çözüm sürecinde kamu düzeninden taviz vermeyeceğimizi söylemiştim. Kamu düzenini tarumar eden ve en son Ceylanpınar’da iki polisimizin şehadetiyle terörle mücadeleyi başlattım.”

‘Peker’in iddiaları benim dönemimle alakalı değil’

Ahmet Davutoğlu, Sedat Peker’in Suriye iddiaları hakkında ise şunları söyledi:

“MİT tırları olayı olduğunda ben Başbakan değildim, dışişleri bakanıydım. Sedat Peker’in bu iddialarının MİT tırları ile hiçbir ilgisi yoktur. Bu olaylar olduğunda ben Başbakan değilim, MİT tırları olduğunda. Dışişleri bakanıyım o zaman. Sedat Peker’in iddialarıyla MİT tırlarının alakası yoktur. Bu operasyon 19 Ocak 2014’te oldu. Sedat Peker o zaman cezaevindeydi. O silahları nasıl gönderdi oraya? 10 Mart 2014’te çıktı cezaevinden. Benim dışişleri bakanlığım görevinde MİT ve Genelkurmay bana bağlı değil. Başbakan iken de ne Sedat Peker ne SADAT’ın benimle hiçbir görüşmesi olmamıştır. Hiç kimse kendisinden menkul görev üstlenmemiştir. Türkiye’de cuntalar olmuştur. Benim Başbakanlık yaptığım dönemde FETÖ gibi yapılar, Erdoğan’ın Başbakanlık yaptığı dönemde olmuş ve yanlış iş yapmış olabilir. Başbakanlık döneminde ise ikili otorite vardı. Benim Başbakanlık otoritesi kullanarak verdiğim talimatlar ve bazen aynı kişilere sayın Cumhurbaşkanının verdiği talimatlar. Kendisine sorarsanız cevap vermek durumundadır. Zor durumda olan Türkmenlere o dönemde yardımlar yapıldı. Kimse de bu olayları bir terör olayı olarak göremez. O dönem Erdoğan Başbakandı. O hükümetin dışişleri bakanı olarak söylüyorum, o yardımların terörle ilgisi yoktur. Benim dönemimle alakası yoktur. Benim dönemimde asla bir silah transferi olmamıştır. Ne Başbakan iken, ne de bakan iken kimseye talimatım olmadı. Sedat Peker’in bahsettiği iddialar kesinlikle benim dönemimle alakalı değildir.”

‘Bahçeli MİT tırları sözleriyle Türkiye’yi uluslararası alana şikayet etti’

“Benim dönemimde devlet kurumları dışında hiçbir aracı olmamıştır. Sayın Tuğrul Türkeş’in kastettiği 19 Ocak tırlarıdır. 30 Mayıs 2015’de seçim kampanyası esnasında sayın Bahçeli, Bayburt’ta mitingde ‘Türkiye Cumhuriyeti MİT tırları altında ezilmiştir’ diye Türkiye’yi uluslararası alana şikayet etti. Ben de ‘Bu tırlar Bayırbucak Türkmenlerine gidiyordu’ dedim. Sayın Tuğrul Türkeş ‘gitmiyordu’ dedi. Ben de 5 Haziran’da Kahramanmaraş mitinginde yemin ederek ‘Bayırbucak Türkmenlerine gidiyordu’ dedim. Ha, Bayırbucak Türkmenlere gitmeden başka ellere geçmişse bilemem ama o konuda da bir delil yok. ABD’nin YPG’ye silah aktarması, Fransa’nın aktarması, Rusya’nın yığınak yapması suç olmuyor da, Türkiye’nin Türkmenlere aktarması mı oluyor? Ne Nusra ne DEAŞ’la ilgili bir ifadem var. Terör örgütü ilan edilen bir topluluğa devlet yardım gönderir mi? Benden sonrasıyla ilgili bir şey diyemem.”

Erdoğan’dan Gülen talimatı

“2013 yılında BM toplantısı için New York’a giderken Sayın Erdoğan’la istişare bulundum. Fetullah Gülen’in yurtdışında kalması halinde Türkiye karşısında istihbari olarak kullanabileceği yönünde, sayın Erdoğan benden mümkünse Gülen’le görüşüp Türkiye’ye getirmek için talimat verdi. Sayın Erdoğan 2015’te ‘görevi ben verdim’ diye teyit etti. Ben Erdoğan’a intibalarımı anlattım. ‘Kesinlikle geleceği kanaatinde değilim. Türkiye’de devlet içi yapılanmalarında teşkil ettiği, dolayısıyla her türlü senaryonun beklenebileceği’ şeklinde kendisine söyledim. Ben bu görevimi yaptım. Ne onun öncesinde oturup görüşmüşlüğüm var, ne bankaların açılışında bulundum, ne orada, ne şurada, ne burada. O gün bir şekilde ikna edilip getirilebilseydi Türkiye bunlarla karşı karşıya kalmazdı.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir